ARABULUCULUK FAALİYETİNDE GİZLİLİK ESASTIR
Kural olarak yargılama faaliyeti alenidir. Dolayısı ile uyuşmazlık çözüm sürecinde tarafların, aslında kamunun bilmesini istemediği çok özel ve mahrem bazı bilgi ve davranışların deşifre olması durumu sıklıkla yaşanmaktadır. Bazen ticari sırlar deşifre olurken bazen de başkaları tarafından bilinmesini istemediğimiz birçok bilgi ve tutum kamuoyunun bilgisine sunulabilmektedir. Bu durumlar, yaşanan uyuşmazlık yanında hiç de arzu edilmeyen başkaca birçok ağır problemin de ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. İşte böylesine istenmeyen sonuçlar arabuluculuk faaliyetinde oldukça minimize edilebilmektedir. Zira arabuluculuk sürecinde gizlilik kuraldır ve aksine hareket müeyyide altına alınmıştır. Görüşmelerde sunulan bilgi ve beyanlar ileride, bunları sunan kişinin aleyhine delil olarak kullanılamaz ve süreç ile ilgili konuşulan her şey, taraflar aksini kararlaştırmadığı sürece gizli kalacaktır. Kişilerin şahsi ve ticari itibarları bu yolla korunabilmektedir.
ARABULUCULUK SÜRECİ İRADİDİR
Uyuşmazlığın tarafları sürece zorla dahil edilemez ve süreçte de zorla alıkonulamaz. Başlamış olan bir süreçte de kesinlikle zorla bir çözüm dayatılamaz ve kişi çözüme zorlanamaz. Hiçbir anlaşmaya zorla imza attırılamaz. Tarafların istediği zaman süreçten çekilme hakkı bulunmaktadır. Taraflar birlikte anlaşmak sureti ile başlamış olan bir arabuluculuk sürecinin sona erdirilmesini arabulucudan her an isteyebilirler. Arabuluculuk bu yönüyle gönüllülük esasında yürütülen bir süreçtir.
ÇÖZÜM TARAFLARIN ELİNDEDİR
Yargı yolu ile uyuşmazlık çözümünde çözüm mahkeme ve hakim tarafından ortaya konulurken, arabuluculukta çözüm tarafların elinde bulunmaktadır. Taraflar sürece katılırken, devam ettirirken ve müzakere aşamasında kendi özgür iradesi ile hareket etmekte ve çözüm konusunda da tamamen irade serbestisine sahiptir. Arabulucu kendilerine, iletişimlerinin sağlıklı kurulmasında, çözüm yolunda seçenek oluşturulmasında, gerçeklik testi uygulamak sureti taleplerin havadan yere indirilmesinde ve menfaatlerinin keşfinde yardımcı olmaktadır. Çözüm ve anlaşma tamamen tarafların iradesindedir. Yargılama faaliyetinde ise, kararın oluşumuna tarafların aktif bir katkısı olmasa da, karar kişileri mutlu etmese de karara uymak taraflar için zorunludur.
UYUŞMAZLIK DAHA KISA BİR SÜREDE SONUÇLANIR
Yargılama faaliyetine göre daha esnek bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olduğu için bir kısım şekli kalıplar yoktur. İddia, savunma, delil, keşif, bilirkişi incelemesi, tahkikat ve ispat gibi hususlara yer yoktur ve süreç olabildiğince kısadır. Yargılamada ortalama sonuçlanma süresi 550 gün iken arabuluculukta bu süre bazen 1 saat bazen 1 hafta veya 1 ay kadar olabilmektedir.
ZAMANDAN TASARRUF SAĞLAR
Yıllarca sürecek yargılama faaliyeti nedeniyle adliye koridorlarında geçirilecek zamandan kurutulup çağımızın en önemlisi sermayesi olan zaman, başka önemli faaliyetlere ayrılabilecektir. Davam, davadır hakim bey! Artık bu klişe sözün milenyum çağında, tarihin tozlu rafları arasında yerini alma zamanı gelmedi mi?
DAHA AZ MALİYETLİDİR
Yargılamadaki gibi harç, posta masrafı, bilirkişi ücreti, keşif masrafı, vekalet ücretleri, nispi ve maktu harçlar gibi oldukça yekûn tutan masraflardan da tasarruf sağlayan bir yöntemdir arabuluculuk. Daha az masrafla, sonuca gitmek mümkündür arabuluculuk yönteminde.
TARAFLARIN MENFAATİ ESASTIR
Arabuluculuk yönteminde tarafların menfaati esas alınırken, yargı faaliyetinde esas olarak haklı–haksızın tespitine çalışılmaktadır. Arabuluculuk sadece görünen uyuşmazlıklarla değil, arkada olan, görünmeyen boyutlarını da ele alır ve tarafların menfaati neyi gerektiriyorsa çözüm onun üzerine inşa edilir. Yargılama geçmişte yaşanan olayları merkeze alırken, arabuluculuk daha çok gelecekteki ilişkilere odaklanarak uyuşmazlığı çözmeye gayret eder.
ARABULUCULUK SÜRECİ OLDUKÇA ESNEKTİR
Yargılama süreci katı usul hükümlerine ve ispat koşullarına bağlı iken arabuluculuk sürecinde böylesine katı usul kurallarına yer yoktur. Süreç daha esnektir. Taraflar belirli kalıplara dayalı değil kendilerine özgü çözümler oluşturabilir ve uyuşmazlığı bu yolla çözebilirler. Arabuluculuk süreci taraflara yargılama yolundan olabildiğince geniş bir hareket alanı tanımaktadır.
KAZAN – KAZAN ANLAYIŞI HAKİMDİR
Yargılama faaliyetinde ilişki kazan-kaybet veya kaybet-kaybet prensibi üzerine kurulu iken, arabuluculukta süreç kazan-kazan prensibinde ilerlemektedir. Arabuluculuk sürecinde kaybeden olmaz ve tarafların hepsi süreçten kazanarak çıkarlar.
UYUŞMAZLIK ÇÖZÜLÜRKEN İLİŞKİLER DE DÜZELMEKTEDİR
Yargılama sonrası taraflar arasındaki ilişki, ileriye yönelik olarak çoğunlukla bozulmaktadır. Arabuluculuk yönteminde sorunun yalnızca maddi ve görünen boyutu ele alınmayıp görünmeyen ve perde arkasındaki nedenleri de süreçte ele alınır. Sürecin esnekliğinden de yararlanılarak tarafların duygusal anlamda ihtiyaçlarının giderilmesi mümkün olur. Böylelikle yargıda olduğu gibi sadece somut uyuşmazlık maddi anlamda çözülüp bırakılmaz, uyuşmazlığa etken tüm unsurlar değerlendirilip tarafların duygusal, psikolojik ihtiyaçları da tatmin edilmek suretiyle, ilişkilerin de ileriye dönük yoluna girmesi de temin edilebilmektedir. Yargılama faaliyetinde olayın bu boyutuna bakılamamaktadır. Böyle olduğu için de bir uyuşmazlık yargılama faaliyetinde otorite tarafından kurallar çerçevesinde somut anlamda çözülmüş olabilir ancak, tarafların gerçek ihtiyaçlarının tatmin edilmiş olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir. Yargı kararları sonrası zaman zaman karşılaşılabilen taraflar arası şiddet olaylarına, arabuluculuk sonrası rastlamak pek olası değildir.
MAHKEME KORİDORLARINDAKİ GERGİN ATMOSFER YOKTUR
Arabuluculuk faaliyeti, mahkeme koridorlarında ve salonlarında olduğu gibi gergin bir atmosferde değil, tarafların rahatının ve psikolojilerinin gözetildiği ve çeşitli ikramların gerçekleştiği modern fiziki ortamlarda yürütülmektedir. Arabuluculuk faaliyeti; taraflara eşit mesafede, onları anlamaya ve dinlemeye hazır, konusunda uzman arabulucu huzurunda, tarafların aralarında yaşamakta oldukları uyuşmazlıkla ilgili her şeyi rahatlıkla konuşup ifade edebilecekleri, tüm duygularını rahatlıkla ifade edebilme imkanı bulabilecekleri rahat bir atmosferde yürütülmektedir.
HAKİMİ VE MAHKEMEYİ SEÇEMEZKEN, ARABULUCU SEÇİMİ YAPABİLİRSİNİZ
Yargılama faaliyetinde yetki ve görev kuralları çerçevesinde mahkeme belirlidir ve taraflar ne mahkeme ne de hakim seçimini özgürce yapamazlar. Arabuluculuk faaliyetinde ise taraflar serbestçe, yaşamakta oldukları uyuşmazlığın hangi arabulucu tarafından ele alınması ve yürütülmesi gerektiğini kararlaştırabilirler ve dilediği arabulucuyu birlikte seçebilirler.
ARABULUCULUK MAHKEMEYE GİTMENİN ÖNÜNDE BİR ENGEL DEĞİLDİR
Taraflar yargı yoluna istedikleri zaman gidebilirler. Arabuluculuk buna bir engel oluşturmamaktadır. Yukarıdan bu yana anlatılan avantajlarından ötürü uyuşmazlığın arabuluculuk yöntemiyle ele alınması, tarafların menfaatine olarak mevzuatımıza yeni girmiş, önemli bir ekstra alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Tüm ortaya konulan çabalara rağmen bu yolla bir çözüme ulaşılamaması durumunda, yargı yolu zaten ortada durmaktadır. Arabuluculuk süreci boyunca zamanaşımı ve hak düşümü süreleri de işlemeyeceği için her hangi bir hak kaybının yaşanması da söz konusu değildir.
ARABULUCULUK SÜRECİ ETKİNDİR
Yargı sonrasında verilen kararların infazında birçok nedenden ötürü sorunlar yaşanabilirken, arabuluculuk yönteminde varılan anlaşmanın infaz ve icrası daha mümkün olmaktadır. Karşılıklı rızayı içermesi, varılan anlaşmanın icra edilebilirliğinin sigortasını teşkil etmektedir.
İSTİNAF, TEMYİZ, DİRENME VE BOZMA GİBİ DURUMLAR YOKTUR
Arabuluculuk sonrası verilen kararlar usulüne uygun olduğu takdirde kesindir ve istinaf ve temyiz yolu yoktur. Anlaşma gönüllülük esası altında gerçekleştiği nedenle kesindir ve yargı kararlarında olduğu gibi bir üst merciin denetimine muhtaç değildir. Yargı faaliyetinde karşılaşılan, direnme ve bozma gibi kavramlar da arabuluculuk yolunda karşımıza çıkmamaktadır. Süreç daha kısa bir zamanda sonuçlanabilmektedir.
ANLAŞMAYA VARILAN UYUŞMAZLIK HAKKINDA SONRADAN DAVA AÇILAMAZ
Arabuluculuk faaliyeti sonucunda çözümlenen uyuşmazlıkla ilgili olarak taraflar, sonradan dava açma yoluna gidemezler. (Hata, hile, tehdit yoluyla gerçekleştirildiği iddiaları hariç